Ülkemiz, sık sık yıkıcı depremlere maruz kaldığı halde bu hareketlerin
mühendislik amaçları için kullanılması, tasnifi ve değerlendirilmesi
amaçlarına yönelik olarak yerleştirilen ivme kayıt cihazları bakımından
pek fakirdir. Türkiye'nin bu nitelikteki milli şebekesi Afet İşleri
Genel Müdürlüğü (AİGM) tarafından işletilir ve Ocak 2001 itibarıyla 120
kadar cihaza sahiptir. Cihazlar yarı yarıya eski nesil analog ve daha
modern dijital türdendir. Bu cihazlarca alınan kayıtlar AİGM tarafından
Internet aracılığıyla kullanıcıların hizmetine aktarılır. Adı geçen
genel müdürlük bu cihazları modernize edip bir "afet bilgi sistemine"
dönüştürmek için Dünya Bankası desteği ile formüle edilen bir projeye
girişmiş ise de bu teşebbüs halen bekleme safhasındadır. Bu sisteme ek
olarak Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile yürütülen bir
başka projede, Orta Karadeniz bölgesinde meydana gelebilecek depremlerin
yarattığı hasarın çabukça tahmin edilmesine yarayacak bir başka ağ da
AİGM'nin sahiplendiği ve işlettiği bir sistemdir. Türkiye'de bunlardan
başka muhtelif üniversitelerin daha spesifik amaçlar için kurduğu ve
işlettiği ivme kayıt ağları bulunmaktadır. Son zamanlarda Boğaziçi
Üniversitesi Kandilli Deprem Araştırma Merkezinin DPT'den verilen
yaklaşık 4 milyon dolarlık bir ödenek desteği ile İstanbul'daki beklenen
depremi bir kaç saniye öncesinden sezip ikaz sinyalleri vermek üzere
kurmayı planladığı mahalli ağ olduğuna ilişkin haber alınmışsa da bunun
detayları bilinmemektedir. Ayrıca TÜBİTAK, DSİ, Karayolları Genel
Müdürlüğü v.b. kamu kuruluşlarının ivme kayıt cihazları bulunmaktadır,
ancak bunlar yardımıyla elde edilen bilgiler yaygın olarak ülkemizdeki
kullanıcı kitlesine ulaştırılmamaktadır.
Türkiye'de iyimserlikle
mevcut olduğu tahmin edilen 200 kadar dağınık konumlanmış ivme kayıt
cihazının yeterli olup olmadığı sorusunun cevabı kıyaslama ile
bulunabilir. Dünya'da halen 15-20'000 cihaz olduğu sanılmaktadır.
Bunların büyük bir çoğunluğu ABD'de ve Japonya'dadır. (Yalnızca Tokyo
şehrinde her km2 alanda bir cihaz olmak üzere 1000 cihaz mevcuttur.)
Eğer Yunanistan'daki yoğunluğa ulaşmak istenirse Türkiye'de 500'ün
üzerinde cihaz olması lazımdır. Bizim şebekemiz İran'dakinden dahi daha
seyrektir. Kuvvetli yer hareketi kayıtları sismolojinin aksine doğrudan
uygulamada yer edinen bilgilerdir. Bunların incelenmesi faylanma
fiziğinin ve dalga yayılmasının özellikleri hakkında bilgi verdiği gibi
mühendislik yapılarının davranışları ve hasar görmeleri hakkında inşaat
mühendisliğine temel öngörü aktarımı sağlarlar.
Yer hareketinin kaynağa
olan mesafe, deprem magnitüdü, zemin özellikleri, faylanma türü,
doğrultusu, v.b. gibi parametrelerle olan karmaşık ilişkisi ancak çok
sayıda kaydın alınması ve bunların sistematik etüdü ile daha belirgin
hale getirilebilir. Mühendislik yapıları ve binalara yerleştirilen
cihazlar hesaplama ve modellemelerin ne ölçüde gerçekçi olduğunu,
yapıların daha güvenli olması için gereken teorik iyileştirmelerin nasıl
sağlanacağını öğretir.
Kuvvetli yer hareketi
sismolojisi sabır isteyen bir çalışma alanıdır çünkü istenilen nitelikte
kayıt alınması ancak çok seyrek aralıklarda meydana gelen depremler
sonucu mümkündür. Mesela, son 200 yıl içinde Doğu Akdeniz havzasında
meydana gelen en büyük depremlerden birisi olan 17 Ağustos 1999 depremi
sırasında Yalova'ya yerleştirilmiş bulunan cihaz rutin bakım için AİGM
tarafından Ankara'ya alınmış bulunmaktaydı. Bu deprem her nekadar 40
küsur cihazda tetiklenme yaratmış ise de bunlardan ancak 5i yakın alan
tarifine giren mesafede bulunmaktaydı. Bunlardan Adapazarı'nda olanı
cihaz arızası yüzünden yatay bileşenlerden birisini kaydetmemiştir.
Diğerlerinin çoğu da hasarın yoğunlaştığı yerleşimlerin tipik zemin
yapısını temsil etmeyen mahallerde konumlandırılmış olduğu için hasar
korelasyonları için maalesef sınırlı bir yarar sağlamıştır. Kayıt
cihazlarının çokluğu nadir ele geçen fırsatların değerlendirilmesinde
avantaj sağlar. Cihazların yoğunlaştırılması bir yandan deprem
faaliyetinin beklendiği bölgelere çok sayıda alet yerleştirmekle, diğer
yandan da bu bölgelerin seçilen yerlerinde belirli geometrik düzenler
içinde konumlandırılmış yoğun mahalli ağlar (array) kurmakla
gerçekleştirilir.
Kapsam
Teklifimizin hedefi ilişikteki
sistemlerin başka ülkelerdeki örnekler seviyesine çıkarılmasıdır. NATO
Bilim İşleri Direktörlüğüne verdiğimiz teklifte onlardan istenen desteğe
ek olarak ülke içinden de belirli bir katkı sağlanacağı ifade
edilmiştir. NATO desteğiyle Yalova-Bursa aksında 9-10, Aydın-Denizli
aksında da 5-6 cihazlık bir ağ kurulabilmektedir. Kuvvetli yer hareketi
ağları belirli bir eşik sonrasında değer ifade eden veri yakalama
şansına sahip olmaktadır. Zaten herhangi bir ağın deprem kaydı alması
ihtimali fazla değildir, ama ele fırsat geçtiği takdirde bunun yırtılma
ve odak fiziği, yayılma, azalım ve soğurma özellikleri, kayıt yerindeki
zemin yapısının etkisi ve hareketin spektral özellikleri hakkında işe
yarayan ve ileride referans teşkil edecek netlikte bilgi vermesi
lazımdır. Bunun gerektirdiği asgari geometrik dağılım ve buna bağlı bir
cihaz sayısı vardır. İdeale yaklaşmak için her iki ağa da takriben en az
6'şar adet ek yapmak gerektiği düşünülmektedir.
Proje Personeli
Proje personelinin NATO projesinde
isimleri belirtilen kimselerden seçilmesi devamlılığın sağlanması
açısından gereklidir. Buna göre belirtilen araştırmacılardan başka,
John G. Anderson (University of Nevada, Reno), Murat Nurlu, Zahide
Çolakoğlu (Afet İşleri Genel Müdürlüğü), ve TÜBİTAK ile ilişkisi olan
bir personel de proje ekibi kompozisyonu içinde yer
alacaklardır.
Takvim
Bu projenin süresinin NATO çalışması
ile paralel gitmesi koordinasyonu kolaylaştıracaktır. Buna göre 2001
Nisan-2003 Aralık arası teklif
edilmektedir.